Menopoz Nedir ?
Menopozun tanımı
Menopoz, kelime anlamı olarak son adet kanamasına verilen isimdir. Ortalama 45-55 yaşları arasında , düzensiz adet kanamaları ile başlayan ve adetin tamamen kesilmesiyle sona eren kadın hayatındaki doğal bir dönemdir.
Günümüzde gelişen tıp dünyasının insan hayatı üzerine olumlu etkileri ile kadın ömrü 80’li yaşlara yaklaşmaktadır. Dolayısıyla artan sayıdaki kadın günümüzde, yaşamının yaklaşık üçte birini postmenopoz (menopoz sonrası;adetsiz dönem)’da geçirmektedir.
Başa Dön
Menopozal Belirtilerin Görülme Sıklığı
Menopoz dönemi, adet bozuklukları ve sonunda adetin tamamen kesilmesi dışında,başka bir belirti ve rahatsızlık hissetmeden geçirilebilir. Ancak bu kadınların oranı tüm menopozdaki kadınların sayısı ile karşılaştırıldığında, yalnızca %24 olarak bulunmuştur. Adet düzensizlikleri, yumurtalıklardaki hormon üretiminin azalmasına bağlıdır. Azalan hormon üretiminin ısı merkezlerini etkilemesiyle, adet düzensizliklerini takiben genellikle sıcak basması, gece terlemesi gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.
Kadından kadına değişmekle beraber bu menopozal geçiş 10-15 yılda tamamlanır ve genellikle 65 yaşında klimakterik belirtiler artık kaybolur. Aşağıdaki tabloda menopoz ile ilişkili başlıca belirtiler verilmektedir.
Menopoz Belirtileri
KLASİK BELİRTİLER
LOKAL BELİRTİLER
UZUN DÖNEM SONUÇLARI
Düzensiz Kanamalar
Cinsel Organ Hastalıkları
Kemik Kayıpları Osteoporoz
Sıcak Basmaları, Gece Terlemeleri, Çarpıntı
Ağrılı Cinsel İlişki
Osteoporotik Kırıklar
Baş, Eklem, Kas Ağrıları
İdrar Yolları Hastalıkları
Kalp Hastalıkları
Depresyon, Cinsel İsteksizlik
Cilt Kuruluğu
Alzheimer Hastalığı
Yukarıda sayılan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek belirtiler, kadınlık hormonları olarak adlandırılan Östrojen ve Progesteron’un yumurtalıklardan salgılanmalarındaki azalmalar ve takiben kesilmesiyle ortaya çıkmaktadır.
Uygun bir tedaviyle, eksik olan hormonlar yerine konduğunda yukarıda görülen belirti ve hastalıkların birçoğunun vereceği rahatsızlık en aza indirilebilir.
“Hormon Replasman Tedavisi (HRT)” olarak adlandırılan yerine koyma tedavisinde amaç; hormonal eksikliği gidererek, buna bağlı rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önlemek, varolanların gerilemesini sağlamaktır.
Başa Dön
Hormon Replasman Tedavisi
Kadın yaşamındaki, hormonal etkilerle oluşan dönemler yukarıdaki grafikteki gibidir. Hormon Replasman Tedavisi (Kısaca HRT olarak anılacaktır) Klimakterik dönemdeki (son adet öncesi ve sonrasını içine alan dönem) kadının düşük östrojen ve progesteron seviyelerini, belirtileri giderecek seviyelere getirmeyi amaçlayan bir yerine koyma tedavisidir.
HRT ‘nin ilk olarak tasarlanması 1930’lardadır. Ancak klinikte yoğun olarak kullanılması 1950’lerden itibarendir. Bugün kullanılan ürünlerin geliştirilmesi 70’li yılların sonlarında olmuştur.
HRT, östrojen ve progesteronların değişik kombinasyonlarda ve belirli yöntemlerle verilmesiyle uygulanmaktadır. HRT, oral (ağızdan alınan tabletler ile), transdermal (cilde yapıştırılan bantlar, sürülen jeller ile) veya lokal yol ile (vajinal krem, tablet ile) yapılabilmektedir.
HRT rejimleri aşağıda açıklanmıştır.
Yalnız Östrojen içeren HRT
Bu tedavi sabit dozda ve yalnızca östrojen içeren tabletlerin ağızdan alınması veya transdermal kullanılan ürünler ile uygulanmaktadır.
Ancak bu tedavi rahimi cerrahi yöntemler ile alınmış hastalar için geçerlidir. Yapılan çalışmaların sonuçları rahimi yerinde olan kadınların belirli bir süre yalnızca östrojen almasının rahim kanserine meyili artıran birtakım değişiklerle sonlandığını göstermiştir. Bu nedenle bu tedavi yöntemi rahimi alınan kadınlar için uygundur.
Kombine Östrojen ve Progesteron içeren HRT
Kombine tedavi klimakterik dönemdeki kadının yaşadığı belirtilere ve adet kanaması isteyip istememesine göre seçilebilir:
Siklik kombine (ardışık) tedavi: Tüm periyot boyu (28 gün) alınan sürekli östrojenin yanında belirli günlerde tedaviye progesteron eklenir. Progesteron içeren farklı renkteki tabletlerin bitmesini takiben aylık adet kanamaları oluşur. Doğal adet düzenine uygun aylık kanamaların görüldüğü bu tedavi şekli özellikle adetleri tamamen kesilmemiş, ancak düzensizlik yaşayan ve menopozal belirtileri olan Perimenopozal kadınlar için daha uygundur. Bu tedavi, adetleri tamamen sona ermiş kadınların yeniden adet görmelerini de sağlamaktadır.
Kesintisiz kombine tedavi: Sürekli ve kombine olarak verilen östrojen+ progesteron rahimde aylık kanamayı oluşturan yapıyı gerileterek kanamaların tamamen kesilmesini sağlar. 28 gün boyunca alınan ve içeriğinde dengeli miktarda östrojen ve progesteron içeren tabletler ile hem menopozal şikayetlerin engellenmesi hem de aylık kanamaların önlenmesi sağlanmaktadır.
Kesintisiz kombine rejimler kanamasız tedavi imkanı sunmasına rağmen, tedavinin başlangıcındaki ilk aylarda lekelenme veya lekelenmeyi aşan küçük kanamalar görülebilir. Kanamaların daha az miktarda olması için tedavinin, mutlaka son adet kanamasından en az 1 yıl sonra başlatılması gereklidir.
Son yıllarda üzerinde çok konuşulan ve yaygın olarak tercih edilen Düşük Doz HRT preparatlarının kullanımında da, tedavi uyumunu bozan bu istenmeyen etki büyük oranda azalmaktadır.
Lokal hormon tedavisi: Östrojen eksikliğinin vajende ve idrar yollarında oluşturduğu istenmeyen etkilerin (vajen duvarının incelmesi,vajende kuruluk,vajende veya idrar yollarında enfeksiyon) giderilmesi yada meydana gelmemesi için kullanılan krem, ovül, jel veya vajinal tablet formundaki preparatlardır .
HRT ile, menopoz sırasında ortaya çıkan kısa ve orta vadeli belirtilerin giderilmesinin yanında menopoz sonrası kadınlarda ortaya çıkma riski hızla artan Osteoporoz’un azaldığı, yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur.
Başa Dön
Menopoz ve Osteoporoz
Osteoporoz, iskelet sisteminin bir hastalığıdır. Kemik yoğunluğunun ve mineral içeriğinin azalmasıyla karakterizedir. İskelet sisteminin gücünün azalmasına bağlı olarak kırık riski hızla artmaktadır (Şekil 1-2). ABD’de yapılan bir araştırmada osteoporozun 25 milyon insanı etkilediği ve yılda 1.3 milyon kırık vakasının sebebi olduğu saptanmıştır. Yapılan diğer bir araştırmada ise osteoporozun İngiltere’de yılda 200 bin kırığa sebep olduğu bulunmuştur. Tüm dünyada ise 200 milyon insanın osteoporozdan etkilendiği tahmin edilmektedir. Özellikle yaşlı popülasyonun büyük risk altında olduğu osteoporozun, menopoz sonrası kadınlarda görülme sıklığı yüksektir.
Şekil 1- Sağlıklı omurgadaki, normal dantelimsi yapı
Şekil 2- Osteoporoz sonucu sağlam yapının bozulduğu ve kırılganlığın arttığı omurga
Osteoporoza bağlı kırık tipleri
Osteoporoza bağlı kırıklar genellikle omurga, kalça veya önkolda meydana gelmektedir. Özellikle kalçada meydana gelen kırıklarda hastaların %50’si hastanede yatmak zorunda kalır. Genel olarak kalça kırığı sonucu ölüm oranı %5-20 arasındadır.
Postmenopozal osteoporoza bağlı omurga kırıkları ise daha sessiz seyretmekte ve genellikle hissedilen sırt ağrılarının sebebi olarak ortaya çıkmaktadır.
Başa Dön
Osteoporoz Teşhis Yöntemleri
Yapılan çalışmalar kemik yoğunluğu ölçümlerinin kırık riskini belirlemek için iyi bir yöntem olduğunu göstermektedir.
Bazı biyokimyasal yöntemler kemik yapımı ve yıkımı ile ilgili bilgiler vermektedir.
Başa Dön
Osteoporoz Risk Faktörleri
Osteoporoz doğal olarak her bireyde aynı şekilde ortaya çıkmamaktadır. Belirli bazı faktörler Osteoporoz oluşumunda rol oynamaktadır. Bu risk faktörleri aşağıda listelenmiştir.
OSTEOPOROZ RİSK FAKTÖRLERİ
Yumurtalıkların Alınması
Erken Menopoz
Düşük Vücut Ağırlığı
Ailede Osteoporoz Hikayesi
Kalsiyum Emilim Bozukluğu
Sigara İçimi
Hareketsizlik
Yaşam tarzı
Fazla Alkol Kullanımı
Östrojen Eksikliği
Uzun Süreli Kortikosteroid Kullanımı
Başa Dön
HRT’nin Osteoporoz Tedavisindeki Yeri
Yapılan çalışmalarda, düzenli HRT alan menopozdaki kadınlarda kalça ve önkol kırıklarında %40-60, omur kemiği kırıklarında ise %90’lık azalma gözlenmiştir.
Kemik yoğunluğu üzerine yapılan çalışmalarda, HRT alan kadınların almayanlara oranla daha yüksek kemik yoğunluğuna sahip olduğu gözlenmiştir.
Başa Dön
Menopoz, Kalp-Damar Hastalıkları ve HRT
Kardiyovasküler (kalp ve damarı ilgilendiren) hastalıklar ve özellikle Miyokard İnfarktüs’ü (MI) riski yaşamın ilk 50 yılında kadın ve erkekte eşit iken, 50 yaş üzerinde MI sıklığı kadınlarda artmaktadır. Yumurtalıkları alınan genç kadınlarda da yaştan bağımsız olarak artan risk göz önüne alındığında, kadınlık hormonlarının kadını menopoz öncesi dönemde kardiyovasküler hastalıklara karşı koruduğu kanıtlanmıştır.
Yakın dönemde yapılan çalışmalar HRT’nin yaşlı kadınlarda kalp-damar hastalıklarına karşı koruyuculuğunu daha çok sorgulanır hale getirmiştir. Yapılan çalışmaların sonuçları, postmenopozal ileri yaştaki kadınlarda (65 yaş ve üstü) sadece kalbi korumak amacıyla HRT kullanımını desteklememektedir.
Başa Dön
Kardiyovasküler Risk Faktörleri
* Biyolojik Risk Faktörleri
Artmış serum kolesterol ve lipidleri
Artmışkan basıncı
Zayıflamış kan akışı
Pıhtılaşma faktörlerinde bozukluk
Artmış insülin direnci
* Yaşam Şekline Bağlı Risk Faktörleri
Şişmanlık
Sigara
Stres
Fiziksel aktivite azlığı
22 Aralık 2007 Cumartesi
20 Haziran 2007 Çarşamba
Menopoz Nedir?
Menopoz nedir?
Kadın hayatının ortalama olarak üçte biri menopoz döneminde geçer. Menopoza girme yaşı tüm dünyada ve antik çağlardan beri fazla değişme göstermemiştir ve ortalama 45-55 cıvarındadır. 45 yaştan önce menopoza girmek "erken menopoz " olarak tanımlanmaktadır. Menopoz genellikle hayatın doğal bir aşaması olarak kabul edilmektedir.
Gerçekten de menapoz, kadın hayatının yumurtlama fonksiyonlarının sonlandıktan sonraki doğal bir aşamasıdır. Ancak menopozda oluşan bazı değişiklikler kadının hayatını derinden ve öylesine olumsuz etkiler ki bu durum pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına ve kadının yaşam kalitesinin azalmasına neden olur.Bu gün menopoz olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık gibi kabul edilmektedir.
Menopozun kadın hayatının doğal bir parçası olması nedeniyle hiç bir şey yapmadan izlenmesi artık eskilerde kalmıştır.Özellikle kadın yumurtalık hormonlarının laboratuar koşullarında üretilip kullanılmaya başlanmasıyla bu kavram daha da ön plana çıkmıştır. Menopozda azalan yumurtalık hormonlaının yerine konmasıyla menopoza ait tüm olumsuz değişiklikler ve hastalıklar kolaylıkla önlenebilmekte veya en aza indirgenebilmektedir.
Menopozdaki temel değişiklik kadınlık hormonu olan östrojenin yumurtlamanın durması sonucu azalmasıdır.Böylece kadında
-Ateş basma,terleme,çarpıntı
-Uykusuzluk,sinirlilik,(ruhsal çöküntü) depresyon,unutkanlık,halsizlik,çabuk sinirlenme
-Bazan cinsel istekte (libido) azalma
-Kemik erimesi(osteoporoz)
-Damar sertliği (ateroskleroz) gelişme eğilimi
-Cinsel organlarda çekilme(atrofi) ,kuruluk,ağrılı ilişki
-İdrar kaçırmaya kadar varan idrar yollarında atrofi ortaya çıkmaktadır.
Kadınlar bir sabah uyandıklarında kendilerini menopoza girmiş olarak bulmazlar.Menopoz 20 yıl süren değişikliklerin tam ortasındaki dönemdir.40 yaşından sonra kadınlarda önce yumurtlamanın azalmasına bağlı olarak düzensiz adet kanamaları,aralıklı ateş basma ve terlemeler,psikolojik değişiklikler ortaya çıkmaya başlar.Daha sonra yakınmalar giderek artar ve adet tamamen kesilir. Bu dönemde 1 yıl adet kanamalarının olmaması menopoz tanısı için yeterlidir. 6 aydan daha fazla adet gecikmeleri araştırılıp kandaki estrojen ve yumurtlamayı uyaran hormon (FSH) seviyeleri ölçülerek kesin tanı konulur. Ancak adet düzensizlikleri veya düzensiz kanamalar "menopoza giriyorum" düşüncesiyle normal karşılanmamalı; hasta doktoruna başvurarak bu değişikliklerin gebelik ve kadın cinsel organlarının kanserlerinde de görülebileceği göz önünde tutularak bu hastalıklar dikkatle araştırılmalıdır.
Kadın hayatının ortalama olarak üçte biri menopoz döneminde geçer. Menopoza girme yaşı tüm dünyada ve antik çağlardan beri fazla değişme göstermemiştir ve ortalama 45-55 cıvarındadır. 45 yaştan önce menopoza girmek "erken menopoz " olarak tanımlanmaktadır. Menopoz genellikle hayatın doğal bir aşaması olarak kabul edilmektedir.
Gerçekten de menapoz, kadın hayatının yumurtlama fonksiyonlarının sonlandıktan sonraki doğal bir aşamasıdır. Ancak menopozda oluşan bazı değişiklikler kadının hayatını derinden ve öylesine olumsuz etkiler ki bu durum pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına ve kadının yaşam kalitesinin azalmasına neden olur.Bu gün menopoz olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık gibi kabul edilmektedir.
Menopozun kadın hayatının doğal bir parçası olması nedeniyle hiç bir şey yapmadan izlenmesi artık eskilerde kalmıştır.Özellikle kadın yumurtalık hormonlarının laboratuar koşullarında üretilip kullanılmaya başlanmasıyla bu kavram daha da ön plana çıkmıştır. Menopozda azalan yumurtalık hormonlaının yerine konmasıyla menopoza ait tüm olumsuz değişiklikler ve hastalıklar kolaylıkla önlenebilmekte veya en aza indirgenebilmektedir.
Menopozdaki temel değişiklik kadınlık hormonu olan östrojenin yumurtlamanın durması sonucu azalmasıdır.Böylece kadında
-Ateş basma,terleme,çarpıntı
-Uykusuzluk,sinirlilik,(ruhsal çöküntü) depresyon,unutkanlık,halsizlik,çabuk sinirlenme
-Bazan cinsel istekte (libido) azalma
-Kemik erimesi(osteoporoz)
-Damar sertliği (ateroskleroz) gelişme eğilimi
-Cinsel organlarda çekilme(atrofi) ,kuruluk,ağrılı ilişki
-İdrar kaçırmaya kadar varan idrar yollarında atrofi ortaya çıkmaktadır.
Kadınlar bir sabah uyandıklarında kendilerini menopoza girmiş olarak bulmazlar.Menopoz 20 yıl süren değişikliklerin tam ortasındaki dönemdir.40 yaşından sonra kadınlarda önce yumurtlamanın azalmasına bağlı olarak düzensiz adet kanamaları,aralıklı ateş basma ve terlemeler,psikolojik değişiklikler ortaya çıkmaya başlar.Daha sonra yakınmalar giderek artar ve adet tamamen kesilir. Bu dönemde 1 yıl adet kanamalarının olmaması menopoz tanısı için yeterlidir. 6 aydan daha fazla adet gecikmeleri araştırılıp kandaki estrojen ve yumurtlamayı uyaran hormon (FSH) seviyeleri ölçülerek kesin tanı konulur. Ancak adet düzensizlikleri veya düzensiz kanamalar "menopoza giriyorum" düşüncesiyle normal karşılanmamalı; hasta doktoruna başvurarak bu değişikliklerin gebelik ve kadın cinsel organlarının kanserlerinde de görülebileceği göz önünde tutularak bu hastalıklar dikkatle araştırılmalıdır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)